ERBAKAN’IN EN BÜYÜK BAŞARISI;
HERKESİN AYARINI ORTAYA ÇIKARMASIYDI!..
Mahmut Arıkan’ın Çarpıtmaları!
Halk Tv’de Canlı yayın Rota Programında Kürşat Oğuz ve Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, Mahmut Arıkan’a “Çözüm Süreci çöker mi?” şeklinde sorular yöneltmişlerdi. Bunu da Sırrı Süreyya Önder’in ani rahatsızlığı nedeniyle gündeme getirmişlerdi. Bu bağlamda SP Genel Başkanı Mahmut Arıkan açıklamalarda bulunurken şunları söylemişti.
“İmralı’ya giden heyet Genel Merkezimizi ziyaret etti (ve bize bazı bilgiler aktarıldı). Bizim bildiğimiz Öcalan’ın ağzından bir kez daha teyit edilmiş oldu. (Erbakan’a yönelik) 28 Şubat sürecinin olmasıyla alâkalı mesele de bu mesele (ile ilgilidir). Nasıl ki Özal’a atfedilen “Hayatına son vermekle alakalı” bir senaryo konuşuluyor. Aynı şey Sn. Erbakan’la ilgili olarak da geçerlidir. 28 Şubat sürecinde Erbakan Hocamız da bu Kürt meselesini çözmekle alakalı iş başına geçip bazı problemleri çözmekle alâkalı birtakım kanaatleri ve uygulamaları var idi. 28 Şubat’ın bazı gerekçelerinden birinin de bu olduğunu Öcalan heyete söylemiş, heyetle bize de aktarıldı. Biz biliyorduk ama o kanaldan da bize teyit edilmiş oldu!?”
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu; “Yani Öcalan demiş ki 28 Şubat’ın yapılma gerekçelerinden biri de, o (Kürt) sorunu çözmekle ilgili Erbakan’ın insiyatif alması(ydı, öyle mi?)”
Mahmut Arıkan: “Evet… (O) şekilde bir açıklaması olmuş orda.”
SP Gn. Başkanı yapılan Mahmut Arıkan’ın bu iddiaları, tamamen şahsi duyumları ve yorumlarıdır. Yoksa Rahmetli Erbakan Hocamızın, bugün, gerçekte İsrail’in ve Yahudi lobilerinin kurguladığı, Cumhur İttifakı’nın ve diğer muhalefet kanadının sadece taşeronluğunu yaptığı “Terörsüz Türkiye” kılıflı sinsi ve Siyonist tezgâhı benzeri girişimlere kalkıştığını iddia ve ima etmek;
• Ya akıl ve anlayış kısırlığından kaynaklıdır.
• Veya kasıtlı bir çarpıtma ve saptırmadır ki tek kelime ile zırvalamaktır.
Çünkü; 11-13 Nisan 2025 arası Antalya Diplomasi Forumu’na katılan ekonomist bilim adamı Jeffrey David Sachs “Suriye’de Ahmet Şara’nın iktidara taşınmasının ve Türkiye’de sözde PKK’yı devre dışı bırakılıp Kürdistan hedefine siyasi zemin hazırlanmasının, tamamen bir ABD ve İsrail projesi olduğunu” açıklamışlardı.
Bundan 12 sene önce, Terörist Başı Öcalan’ın “Silah Amacına Ulaştı, Şimdi Siyaset Zamanı!” Çağrısı!..
Bundan 12 sene öncesi Açılım Sürecinde 21 Mart 2013 tarihini taşıyan açıklamasında, “Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir” diyen Abdullah Öcalan, şimdi yaptığı açıklamada ise: “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” ifadelerini kullanmıştı.
Anlaşılan o ki bu metin, Öcalan’ın (kendisine öğretildiği şekilde) aşamalı önerilerde bulunmaktaydı ve ‘çözüm süreci’ diye adlandırılan önceki sürece kıyasla, iktidar cenahı tarafından baskılanmış ve sınırlanmış bir çağrının motivasyonuyla çerçevelenmiş bir çağrı yapıldığı sırıtmaktaydı. Heyette bulunan Sırrı Süreyya Önder’in, metin Kürtçe ve Türkçe olarak okunup noktalandıktan sonra eklediği şu cümle DEM Parti’ye dokunulmazlık zırhının gizli bir şart olarak dayatıldığının kanıtıydı: Sn. Öcalan: “Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir notunu da bizlere iletti. Onu da sizinle paylaşmış olalım.” Yani bu hatırlatmaya dayalı olarak PKK’dan “Biz, bize yapılan çağrının gereğini yerine getirmeye yönelik süreci başlatıyoruz, ancak muhatabımızdan da demokratik siyasetin hukuki boyutuna uygun adımlar bekliyoruz” anlamında açıklamalar yapacağı anlaşılmaktadır.
Şimdi kalkıp Erbakan Hocamızın bu ülkemizi parçalama kasıtlı projelere sahip çıktığını, hatta bunu engellemek için 28 Şubat’ın yaptırıldığını öne sürmek tam bir safsatadır. Evet, Rahmetli Hocamıza bu yönde teklifler yapılmıştı, ama onlara yanıtı: (Devlet Teröristlerle pazarlık yapmaz ve hele onların şart koşmasına asla fırsat tanımaz) anlamında: “İyi, o zaman Teröristler kayıtsız şartsız silahı bıraksınlar, Devletin adil ve şefkatli kucağına teslim olsunlar; böylece hem kendilerinin hem Aziz Milletimizin hayrına olacak bir sonuca ulaşsınlar!” buyurmuşlardı…
20 Mart 2023 tarihinde CHP’li Belediye Başkanı Tunç Soyer’in İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne konuşmacı olarak katılıp, “Sadakat Beklentisi ve Gerçeklik” üzerine konuşurken: “Tanrı’nın, şeytanla anlaşıp Eyyup Peygambere işkence çektirmeleri de bir sadakat imtihanı sanılmaktadır…”
“Asırlarca Osmanlı’ya sadık kalan Ermeniler, hakları olan devleti kurmaya çalışınca soykırıma uğramışlardır.”
“Mustafa Kemal’in ‘Yurtta Barış, Cihanda Barış’ sözleri, Batılılara ‘Ortadoğu’da istediğinizi yapın!’ mesajıdır.” diyerek gizli ayarını ve kirli amacını ortaya dökenlerle, Aziz Erbakan Hocamızı aynı hedef ve heveslerin sahibi gibi göstermek tam bir saçmalıktır.
Erbakan Hoca’nın Türk vatandaşlığından attığı Yahudi Simon, Kıbrıs gündemine taşınmıştı
1977 yılında Milli Selamet Partisi’nin de yer aldığı hükümet tarafından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldıktan sonra, KKTC vatandaşlığı alan ve Kıbrıs Adası’nda eline geçen her fırsatta Siyonist İsrail’e hizmet sunan Simon Aykut, Kıbrıs’ta gündemin bir numaralı sırasını işgal etmiş durumdaydı. Peki, kim bu Simon Aykut ve neden bu kadar öne çıkmıştı?
Simon Aykut, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarının Siyonistlerce işgal edilmesi sürecinde kritik rol oynayan isimlerin başında yer almaktaydı. KKTC’de Yahudiler için satın aldığı araziler, oluşturduğu siteler ile gündeme gelen Afik Group’un kurucusu olan Simon Aykut, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi güvenlik güçlerince tutuklanmıştı. GKRY’de yargılanan ve “KKTC’deki Rum mallarını yağmalayarak yabancılara satmakla” suçlanan Siyonist Aykut bir yıla yakın bir süredir tutuklu bulunmaktaydı.
Bu Siyonist’i, Erbakan Hoca’nın yer aldığı hükümet Türk vatandaşlığından çıkarmıştı!
İsrail işgali altındaki toprakların yanı sıra; Türkiye, Kıbrıs, Almanya ve Yunanistan’da faaliyet gösteren uluslararası bir geliştirme ve inşaat şirketi olan Afik Group’un kurucusu konumundaki Simon Mistriel Aykut, Milli Görüş’ün iktidarda bulunduğu 1977 yılında T.C. vatandaşlığından çıkarılmıştı. 7 Mayıs 2013 tarihinde Kıbrıs’ta Bakanlar Kurulu kararı ile birlikte KKTC vatandaşı olmaya hak kazanan 1950 Bergama doğumlu Siyonist Aykut, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılan isimler arasındaydı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..