İMAMOĞLU MACERASI
VE
İKTİDARIN SON MANEVRASI
Hakkında tutuklama kararı verilen İmamoğlu ilk açıklamasını yapmıştı.
Tutuklanan Ekrem İmamoğlu “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin, böyle de yenileceksin! Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin! Aziz Milletim; asla üzülmeyin, mahzun olmayın, umudunuzu yitirmeyin. Demokrasimize yapılan bu darbeyi, bu kara lekeyi el birliğiyle söküp atacağız. (Bize karşı) Bu süreci yöneten insanların, hem bu dünyada hem de ahirette Yüce Yaradan huzurunda hesap vereceği günler yakındır. 86 milyon vatandaşımı sandığa koşmaya, demokrasi ve adalet mücadelesini tüm dünyaya duyurmaya davet ediyorum. Dimdik ayaktayım asla eğilmeyeceğim. Her şey çok güzel olacak…” mesajını paylaşmıştı. (23 Mart 2025 – T24 Haber Merkezi)
Üç sandık zaferinin sonu cezaevine tıkılmak mıydı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen “terör” ve “yolsuzluk” soruşturması kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alınan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 Mart’ta çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi’nde, 23 Mart günü sabah saatlerinde tutuklanmıştı. İmamoğlu, İBB’ye yönelik olarak “yolsuzluk” suçlamasından yürütülen soruşturma kapsamında, “ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma” iddialarıyla tutuklanmıştı. İmamoğlu “Kent Uzlaşısı” kapsamındaki “terör” soruşturmasından ise “tutuklanmasına yer olmadığı” gerekçesiyle adli kontrol kararı olmaksızın serbest bırakılmıştı.
DEM Parti’li Beştaş’ın: “İmamoğlu soruşturmaları ve tutuklanmaları Öcalan’ın çağrısına sabotajdır!” çıkışı…
DEM Parti Erzurum Milletvekili ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili BBC Türkçe’ye açıklamalar yapmıştı. Beştaş tüm bu gelişmelerin, “İmralı görüşmeleriyle başlayan sürece karşı bir sabotaj olduğunu düşündüğünü” aktarmıştı.
“Kendi adıma şunu söylemek isterim ki bu adımlar bir sabotajdır. Başlatılan görüşmelere, diyaloğa, Sn. Öcalan’ın 27 Şubat çağrısına karşı kasıtlı ve planlı bir sabotajdır. İmamoğlu’nun absürt delillerle tutuklanmasının başka bir izahı yapılamayacaktır!” (https://www.bbc.com/turkce -23 Mart 2025)
“Kürt halkının kafasındaki sorular artmaktadır!” Uyarısı…
Beştaş, İmamoğlu sürecinin “önceden planlandığı” görüşünü de paylaşmıştı. “Tutuklanma gerekçesinde kaçma ve delilleri karartma şüphesi gösteriliyor. Bunun karşılığının olmadığını hepimiz biliyoruz, bunu yazanlar da biliyor. Diplomanın iptal edilmesi, Nevruz sürecinde gözaltına alınıp, CHP’nin sandık kurduğu 23 Mart’ta tutuklanması oldukça manidardır ve tüm bunların önceden planlandığını gösteriyor. Tarihler ve dönemeçler siyasi bir mühendislik olarak karşımıza çıkıyor. Nevruz’da milyonlarca Kürt ve Ortadoğu halkları barış talebini ve ümidini yükseltirken böyle bir uygulama demokrasi inancına güveni sarsıyor. Kürt halkı açısından da kafalardaki soruları artırıyor!” diyerek açıkça “devleti” suçlamıştı!
Bu sözlerin açılımı şunlardır:
“Hükümet (Cumhur İttifakı), Öcalan daveti ve İmralı ziyaretleri sonucu PKK ile yeni bir çözüm süreci başlatmıştır. Bu girişimler bizim (DEM Parti) ve AB, ABD gibi Batılı merkezler tarafından umutla, memnunlukla karşılanmış ve destek çıkılmıştır. Ama “Devlet” CHP’li belediyelere yönelik, yolsuzluklar ve terörle iltisaklar gerekçesiyle başlattığı operasyonlarla bu süreç baltalanmış, plan ve programlarımızı boşa çıkarmıştır!..”
DEM Partili Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın açık ifadelerinde ima ettiğine göre; Terörist Başı Öcalan’a çağrı ve Yeni Açılım Sürecinde; “Hükümetle Devlet, farklı ve aykırı” davranmaktadır. Hükümet, yani Erdoğan iktidarı ve Cumhur İttifakı ortakları, başta Avrupa Birliği, diğer dış güçlerin ve DEM Parti’nin desteklediği taraftadır. “Devlet” ise, Türkiye’nin bölünmesine zemin hazırlayacak ve Büyük İsrail’e yarayacak KÜRDİSTAN oluşumunu hızlandıracak bu kasıtlı ve hesaplı planları bozma çabasındadır. Ekrem İmamoğlu’na, diğer CHP’li ve DEM’li Belediye Başkanlarına yönelik soruşturmalar ve tutuklamalar işte bu amaçlıdır!..
Özetle; hükümet ve müttefikleri (AKP, MHP, DEM Parti, HÜDA PAR ve diğerleri) dış güçlerle bu konuda aynı saftadır. Devlet ise tam karşıt taraftadır! Aksi halde Sn. Erdoğan, Sn. Bahçeli ve diğer destekçileri “Hem bu sözde barış ve uzlaşı sürecine görünüşte öncülük yapıyor, ama gerçekte yargıyı kışkırtıp engel çıkarıyor!?” durumuna düşüyorlar ki, bu mantık ve mantaliteye aykırıdır.
DEM Parti ile MHP’nin Bayram Buluşması Acaba “Barış” Kılıflı “Kürdistan’a Varış” Dayanışması mıydı?
MHP heyetinin DEM Parti’ye gerçekleştirdiği ilk Bayram Ziyareti (31 Mart 2025), bazı kesimlerce hayretle karşılansa da, bizim açımızdan gerçek ayarlarını ortaya çıkarmıştı.
“Terörsüz Türkiye hedefi” kılıfıyla “Kürdistan’a hazırlık, Büyük İsrail’e kolaylık” adımlarından dolayı her iki tarafın memnuniyet ve mutlulukları yüzlerine ve sözlerine yansımıştı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Zuhal Topçu ile DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın, aslında hangi odakların adına konuşup uzlaştıkları sırıtmaktaydı. Ama bu ülkeyi sahipsiz sananlar yanılmaktaydı…
Bu işin sonu nereye varacaktı?
“Yok bu işin sağı solu, aklın yolu İmamoğlu” sloganları bakalım işe yarayacak mıydı? “Diplomaya el konulabilir. Mal varlığı dondurulabilir. Hatta içeri tıkılabilir. Ama bunların hiçbiri işe yaramayacaktır. Yasaların, uluslararası anlaşmaların bir hükmü kalmamıştır.” çıkışlarıyla sonuç alınacak mıydı?
“Tek adam, hem parti Genel Başkanı hem Cumhurbaşkanıdır. Onu eleştirmek ise Cumhurbaşkanına hakaret sayılmaktadır. Ülkenin yer altı, yer üstü zenginlikleri yandaşlara dağıtılmaktadır. İhaleler için aynı yöntem uygulanmaktadır… Protesto hakkı Anayasa’da vardır ama uygulamada yasaktır. CMUK vardır da kimse takmamaktadır. Bir başka hamleyle uydurma terör suçlaması kaldıraç yapılıp İBB’ye kayyum atanırsa şaşmayın. Üçüncü hamleyle CHP kurultayı ‘şaibeli’ olduğu gerekçesiyle iptal edilip, oraya da kayyum atanırsa şaşmayın. En güçlü adayı saf dışı bırakmak (eğer yapılacaksa) seçimlerin ‘hür ve adil’ olmayacağının kanıtıdır. Öyleyse Türkiye Cumhuriyeti artık tam da otoriter düzene geçmiş durumdadır…” feryatlarını duyan olacak mıydı?
Sorumsuzların Şuursuz Yaklaşımları!
Sn. Erdoğan’ın İmralı pazarlığını ve Suriye politikasını haklı çıkarmak, şaibeli Ahmet Şara yönetimini aklamak ve perde arkasındaki Siyonist tezgâhı saklamak uğruna, Kuduz İsrail’in yeniden Gazze’ye saldırmasını bile “Suriye için hayırlı bir gelişme” olarak nitelemekten sakınmayan sapkınlar çıkmıştı!..
“Gazze’de savaşın yeniden başlaması yeni Suriye yönetiminin toparlanmasına fırsat oluşturacaktır.
15 ay boyunca yüz bin ton bomba yağdırıp Gazze’yi harabeye çevirerek 50 bin Filistinliyi katleden İsrail, kara savaşında rehineleri kurtarmak bir yana; Kassam Tugayları, esir aldıkları askerlerle rehinelerin sayısını arttırdılar. Kara harekâtında ağır kayıplar veren İsrail’in yeni bir kara harekâtı başlatıp yeni askeri kayıplar vermeyi göze alması mümkün görünmüyor. Hava bombardımanlarıyla HAMAS’ı yenemeyeceği, Gazze’yi ele geçiremeyeceği de 16 ay süren savaşta görüldü. Açıkçası HAMAS’ın direnebileceği süre kadar İsrail’in savaşı sürdürmesi mümkün değildir. Kaldı ki İsrail için asıl hayati tehlikenin Suriye’den kaynaklandığını medya ve akademiyası sürekli dillendirmektedir. Gazze’de savaşın yeniden başlaması yeni Suriye yönetiminin toparlanmasına fırsat oluşturacaktır.”
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..