Yazar: yonetici
0 Yorum 141 Görüntüleyen

Bu Dindar Kahraman İktidar;
MASON LOCALARINI NİYE KAPATMAZDI?

Ekrem İmamoğlu’nun usûlsüz Diploma iddialarıyla ilgili: “Mason olduğu bilinen bazı kişileri, Rotary Kulüp yöneticilerini ve üyelerini referans gösterdiği” iddiaları ortaya atılmıştı!

Hürriyet yazarı Nedim Şener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişiyle ilgili başlatılan soruşturmada, “İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün oluşturduğu inceleme komisyonu raporunda bir dizi usûlsüzlük tespit edildiğini” yazmıştı. Şener’in söz konusu komisyonun raporundan aktardığı yazısında “İmamoğlu’nun yatay geçişine onay verilen karar metninde bazı isimler silinip başkalarının yazıldığı” iddiaları yer almıştı. Öte yandan Şener, 1987 ile 1992 arasında yurtdışından yatay geçiş yapanların isimlerinin çıkarıldığını ve 100 kişinin usûlsüz yatay geçiş yaptığının saptandığını yazmıştı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, üniversite diplomasının geçersiz olduğu iddialarıyla ilgili ihbarlar ve YÖK tarafından hazırlanan raporlar üzerine, hakkında ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlamasıyla başlatılan soruşturma yoğunlaşmıştı… 26 Şubat 2025’te ifade vermesi için savcılığa çağırılan Ekrem İmamoğlu, önce kamu görevi nedeniyle ifadeye gelemeyeceğini belirterek, mazeret dilekçesi sunmuştu. Ardından İmamoğlu, 5 Mart tarihinde ifade vermişti. İmamoğlu’nun avukatlarından söz konusu iddialarla ilgili yeni belgeler açıklanmıştı.

Nedim Şener, İstanbul Üniversitesi’nin oluşturduğu inceleme komisyonu raporuna yer verdiği yazısında özetle şunları aktarmıştı:

“30 Temmuz 1990’da İşletme Fakültesi 2, 3 ve 4’üncü sınıflar için Rektörlük onayıyla 60 kişilik kontenjan açıklanmışken, son başvuru tarihi olan 14.09.1990 tarihini beklemeden, 12.09.1990 Çarşamba günü Rektörlük kararı olmadan kontenjanı 80’e çıkarıp başvuran herkesin alınmış olması da usûlsüzlük olarak saptandı…” “Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişine onay verilen yönetim kurulu karar metninde bazı isimlerin tipeks ile silindiği, yerlerine başka isimlerin yazıldığı da anlaşıldı. 1990’da yapılan yatay geçişle ilgili usûlsüzlüklerin üzerinin örtülmesi konusunda mevcut İşletme Fakültesi Dekanlığı da şüphe altındaydı…”

“Savcılığın talebi üzerine benzer şekilde usûlsüz yatay geçiş yapanlar olup olmadığı ile ilgili de geniş kapsamlı inceleme başlatan İstanbul Üniversitesi yönetimi, 7 Mart 2025 günü Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar imzasıyla 17 fakülte dekanlığı ve 4 yüksekokul müdürlüğüne talimat göndererek, 10 Şubat 2025 tarihine kadar 1987 ile 1992 arasında yurtdışından yatay geçiş yapanlarla ilgili ‘adı-soyadı ve mezuniyet bilgilerinin yıllar itibarı ile listesi’ istendi. Dekanlık ve yüksekokul müdürlüklerinden gelen isim listesi ve dosyaları, Rektörlüğe gönderilen isim listeleri ve dosyaları, İnceleme Komisyonu tarafından incelemeye alındı. Şu ana kadar özellikle mason ve Rotaryenlerin, iş insanı, avukat, subay, siyasetçi, akademisyen çocuklarından oluşan 100 kişinin usûlsüz yatay geçiş yaptığı belirlendi. Bazı öğrencilerin; mason olduğu bilinen kişileri ve Rotary Kulüp yöneticilerini ve üyelerini referans gösterdiği de saptandı…”

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın İmamoğlu’nun usûlsüz yatay geçişiyle ilgili soruşturmasında; İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen müzekkere kapsamında yürütülen inceleme son aşamaya dayanmıştı. Rektörlüğün kurduğu İnceleme Komisyonu, İmamoğlu’nun yatay geçişiyle ilgili tespit ettiği usûlsüzlükleri içeren raporu, YÖK (Yükseköğretim Kurulu), İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ve diplomayı geri almak yetkisine sahip İşletme Fakültesi Dekanlığına gereğini yapması için yollayacaktı.

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün kurduğu komisyonun, Ekrem İmamoğlu’nun Girne Amerikan Üniversitesi’nden usûlsüz yatay geçişi ile ilgili incelemesinde, dönemin İşletme Fakültesi yönetiminin de içinde yer aldığı bir dizi usûlsüzlük tespit ettiği anlaşılmıştı. Edindiğim bilgilere göre İÜ Rektörlüğü İnceleme Komisyonu’nun elde ettiği sonuçlar YÖK’ün ortaya çıkardığı usûlsüzlüklere dair tespitleri ile örtüşüyor. Rektörlük, yatay geçiş usûlsüzlüğünün boyutlarının çok daha büyük olduğunu da ortaya çıkarmıştı.

Raporun ilgili kurumlara yollanmasından sonra İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü konuyla ilgili bir Soruşturma Komisyonu oluşturarak, disiplin mekanizmasını çalıştıracaktı… İşletme Fakültesi yönetimi ile usûlsüz yatay geçişte rol almış memurlar hakkında hem disiplin soruşturması yapılacak, hem de savcılığa suç duyurusunda bulunulacaktı.

İlandaki usûlsüzlükler şunlardı:

İÜ Rektörlük İnceleme Komisyonu; tıpkı YÖK gibi İmamoğlu’nun Türkiye’de tanınmayan yani eşdeğerliliği olmayan Girne Amerikan Üniversitesi’nden İşletme Fakültesi İngilizce Bölümü’ne yatay geçişinin usûlsüz olduğunu saptamıştı.

Usûlsüzlüklerden birisi de yatay geçişe zemin hazırlayan ilanlarla alâkalıydı. 30 Temmuz 1990’da İşletme Fakültesi 2, 3 ve 4’üncü sınıflar için Rektörlük onayıyla 60 kişilik kontenjan açıklanmışken, son başvuru tarihi olan 14.09.1990 tarihini beklemeden, 12.09.1990 Çarşamba günü Rektörlük kararı olmadan kontenjanı 80’e çıkarıp başvuran herkesin alınmış olması da usûlsüzlük olarak kayıt altına alınmıştı.

İÜ Rektörlüğü’nün incelemesine göre kontenjan artırımı ve ilan sürecinde Rektörlük onayı almayan ve Resmi Gazete’de yayımlanmayan dönemin Dekanı Fuat Çelebioğlu bu usûlsüzlüklerde başı çekiyordu. Çelebioğlu’nun başında olduğu yatay geçişleri onaylayan 7 kişiden oluşan İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu’nun 19.09.1990 tarihinde Türkçe İşletme bölümüne tüm yatay geçişleri üç kişinin imzasıyla onay vermiş olması da usûlsüzlük olarak tespit edilmiş durumdaydı.

Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişine onay verilen yönetim kurulu karar metninde bazı isimlerin tipeks ile silindiği, yerlerine başka isimlerin yazıldığı da anlaşılmıştı. 1990’da yapılan yatay geçişle ilgili usûlsüzlüklerin üzerinin örtülmesi konusunda mevcut İşletme Fakültesi Dekanlığı da şüphe altındaydı.

2020 yılında CİMER’e yapılan bir başvuruya, Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişinin usûle uygun olduğuna dair cevap yazan Dekan Prof. Dr. Kâmil Ahmet Köse’nin, 16 Ocak, 20, 22, 23 Şubat 2025 tarihlerinde Ankara, Diyarbakır, Bursa ve Adana’dan CİMER’e aynı konuda yapılan başvuruya da Ekrem İmamoğlu’nu aklayan cevaplar yazdığı ortaya çıkmıştı.

YÖK ve İÜ İnceleme Komisyonu tespitlerine rağmen İmamoğlu’nu aklayan ve rapor doğrultusunda diplomasını geri alma kararı almak zorunda olan Dekan Kâmil Ahmet Köse köşeye sıkışınca üniversite yönetimine istifa mektubu yollamıştı.

Üniversite Masonların Etkisi Altındaydı!

Dekanlık ve yüksekokul müdürlüklerinden gelen isim listesi ve dosyaları, Rektörlüğe gönderilen isim listeleri ve dosyaları, “İnceleme Komisyonu”tarafından mercek altına alınmıştı. Şu ana kadar özellikle mason ve Rotaryenlerin, iş insanı, avukat, subay, siyasetçi, akademisyen çocuklarından oluşan 100 kişinin usûlsüz yatay geçiş yaptığı saptanmıştı. Bazı öğrencilerin mason olduğu bilinen kişileri ve Rotary Kulüp yöneticilerini ve üyelerini referans gösterdiği de ortaya çıkmıştı. Usûlsüz yatay geçiş yaptığı belirlenen 100’den fazla kişiden bazıları şu anda büyük holdinglerde yönetici, üniversitede öğretim üyesi, medya çalışanı, yazar ve başka meslek dallarında görev yapıyorlardı. İşte bunlardan birisi de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmaktaydı.

Yeniçağ Gazetesinin: “Süleyman Demirel’in Masonluk Olayı” Hatırlatması!

“Nedim Şener’in masonluk iddiası ise akıllara 1964 yılında Adalet Partisi’nin Genel Başkanlığına adaylığını koyan Süleyman Demirel ile diğer aday Sadettin Bilgiç arasındaki yarıştaki masonluk iddialarını hatırlatmıştı. Bilgiç taraftarlarının Demirel’in masonluğuyla ilgili olarak dağıttıkları bir belge, siyasi çevrelerde konuşulmaya başlanmıştı. Demirel’e ait olduğu öne sürülen belgelere ilişkin, ‘Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’ adını taşıyan ve Türkiye’nin en yüksek mason otoritesi olan Ankara’daki ‘Büyük Loca’nın ikinci adamı Necdet Egeran’dan ‘mason olmadığı’ yolunda bir belge yayımlanmıştı. Sadettin Bilgiç taraftarlarının iddialarına bu belgeyle karşılık veren Demirel, seçimleri kazanarak Başbakan olmuşlardı.”[1] diyen Yeniçağ gazetesi acaba ne demeye çalışmıştı?

“Yani sizin Ekrem İmamoğlu’nu Masonlarla ilişkilendirme şantajınız, aslında onun avantajıdır. Çünkü Masonlar tuttuğunu koparır!” mesajı mıydı?

Yeniçağ’cıların bu MASON’luk aşkı, hayret ve hayranlık uyandırıcıydı!..

Şu Dindar ve Kahraman(!) Erdoğan iktidarı, Siyonizm’in karakolları olan MASON Localarını ve alt kuruluşlarını kapatmak için neden hiçbir adım atmamıştı?

Nedim Şener gibi yandaş takımı, “Masonların desteği ile diploma aldığı” iddiasıyla suçladıkları Ekrem İmamoğlu’ndan önce şu MASON Locaları hakkında bir soruşturma açmaları, onların ve Lions ve Rotary Kulüpleri gibi alt oluşumlarının tüm gizli işlerini ve kirli ilişkilerini ortaya çıkarmaları lazımdı… Ama nedense bu konuda 23 yıl boyunca hiçbir adım atmamışlardı, zaten atamazlardı. Bunu yapabilmeleri için “Kökü dışarıda bulunan fesatlık yuvaları” olduğu gerekçesiyle MASON Localarını resmen kapatan Mustafa Kemal Atatürk kadar, inançlı ve kararlı olmaları lazımdı. Bu nedenle iddia ediyoruz ki, Atatürk’ün kapattığı Mason Localarını ve alt kuruluşlarını, onun şaibeli vefatından sonra tekrar açtıran İsmet İnönü’nün CHP’siyle, Erdoğan’ın AKP’si, aslında aynı Mason Localarının ve Siyonist odakların kontrolü altındaydı.

Atatürk’ün Kapattığı Masonluk Tarikatı

Masonluk; bütün yeryüzüne her yönden hâkim olmak ve şeytani saltanatlarını oluşturmak isteyen Siyonist Yahudilerin; başka kavim ve dinlere mensup insanları, kendi amaçları doğrultusunda kullanmak üzere kurdukları gizli ve tehlikeli bir dinsizlik tarikatıdır…

Masonlar; Almanya’da Cermen ve Protestan, Britanya’da İngiliz ve Anglikan, Roma’da İtalyan ve Hristiyan, Türkiye’de Milliyetçi ve Müslüman görünen; ama gerçekte, Siyonizm’in sinsi emellerine hizmet etmek üzere, çok özel yöntemlerle seçilip görevlendirilen kimselerdir.

Rotary Kulüpleri bu şeytan şebekesinin ilköğretim mektepleri, Lions’lar liseleri, Masonluk ise üniversiteleri gibidir.

Masonluğun gizli olması, onun temel esaslarından biridir. Zira gizlilik terk edildiği an, masonluk da yok olmaya mahkûmdur. Çünkü bunlar, içinde doğdukları toplum ile ahenk içinde hareket etmek için teşkilatlanmış değildir. Ve zaten gizli olmaları, kirli ve tehlikeli olduklarının en açık göstergesidir.

Ve işte Atatürk, bütün bu hıyanet ve rezaletlerini çok iyi bildiği içindir ki, Mason Localarını kapatmış ve kapılarını kilitlemiştir. Ve şimdilerde, hem mason hem Atatürkçü geçinenler, münafıklığın ve sahtekârlığın en tipik örnekleridir.

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

 

Yorum Yap

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi