TÜRKİYE İÇİN EN YAKIN TEHDİT
CUMHUR İTTİFAKI’DIR!
Suriye’de süratli ve şaibeli zafere ulaşan muhalif güçlerin HTŞ’li Başkanı Colani (Ahmed Hüseyin eş-Şara); Habertürk muhabiri Çetiner Çetin’in aktardığına göre; özel bir sohbette şu açıklamaları yapmıştı:
1- Rusya’ya Suriye’de kalması için fırsat sunacağız.
2- İngiltere ile iyi ilişkiler kurmaya çalışacağız.
3- İsrail’le savaşmayacağız… (Yani uzlaşacağız!)
4- Bütün gruplardan silahları toplayacağız (Yeni Suriye Ordusu’nu kuracağız).
• Dikkat! “Ama, PKK-PYD’nin otonom-özerk bölgesini tanımayacağız ve silahlarına el koyacağız,” demiyor!
5- Hristiyanlar ve Dürziler de bizimle beraber savaştılar, yeni dönemde onları da söz sahibi kılacağız!?
• Hayret, zaten M.S. Bakanı Yaşar Güler de: “Er veya geç PKK ve PYD de hizaya sokulacak!” buyurmuşlardı. Yani “Kısa sürede onları ve otonom alanlarını ortadan kaldırmamızı beklemeyin!” demeye çalışmışlardı.
Ve zaten Habertürk’e konuk olan Suriye Ulusal Koalisyon Başkanı Abdurrahman Mustafa:
“Fırat’ın doğusunda, hâlihazırda PKK-PYD adına defakto bir hükumet ve otonom-özerk bölge bulunmaktadır!” itirafını ağzından kaçırmıştı. Yani AKP iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın: “Suriye’de zafer kazanılmıştır ve bunun mimarı da Sn. Erdoğan’dır!” iddiaları, halkımızı avutup oyalamayı ve Suriye’deki Siyonist ve emperyalist planları saklamayı amaçlayan kof palavralardır.
PKK Elebaşı, HTŞ ile Anlaştıklarını Açıklamıştı!
PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin sözde lideri Mazlum Abdi, “HTŞ ile Fırat Nehri’nin sınır olması konusunda anlaştıklarını” söylemişti. Abdi,‘Esad siyasi çözüme izin vermedi. Ama şu an siyasi bir süreç başlıyor. Bundan sonra Suriye halklarının katıldığı görüşmeler olacak.’demişti. Suriye Milli Ordusu (SMO)’nun başta Tel Rıfat, ardından Münbiç’i PKK’dan temizlemeye yönelik başlattığı operasyonlarla birlikte Deyrizor’da da Arap aşiretleri harekete geçmişti. Arap aşiretlerinin yayımladığı bildiride, Fırat’ın doğusundan PKK’nın tamamen temizlenmesinin istendiği belirtilmişti.
Bölgede PKK’nın temizlenmesi için koşullar uygunken, PKK, Şam’daki yeni yönetimi tanıma sinyalleri verdi. PKK/PYD‘nin yönettiği sözde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, yayımladığı duyuruyla Suriye’nin üç yıldızlı bayrağını devlet dairelerinde kullanmayı kabul etmişti. PKK/PYD’nin, Heyeti Tahrirüş Şam’a (HTŞ) yönelik bu “bayrak jesti”nin ardından PKK’nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin sözde lideri, “Mazlum Abdi” kod adıyla bilinen Ferhat Abdi Şahin, terör örgütü yanlısı Ronahi TV’ye konuşurken “HTŞ ile sınır anlaşması yapıldığını” belirtmişti.
PKK’nın: “HTŞ Bize Anlaşmak İçin Haber Yolladı!” İtirafı
Halep saldırısı öncesi HTŞ’nin kendilerine haber gönderdiğini söyleyen terör elebaşı, HTŞ ile sınır konusunda anlaştıklarını hatırlatıp şu ifadeleri kullanmıştı:
“Uluslararası Koalisyon ile karar aldık ve güvenlik için bir süre İdlib ve Münbiç’i kontrol ettik. Söylenen gibi uzun süreli kalmak için geçmedik. Türkiye’nin ‘Bunlar fırsat buldu, genişliyor.’ demesi gibi bir durum yok. HTŞ güçleri geldiğinde bir anlaşma sağladık. Güçlerimiz birkaç gün daha kaldı ve işlerini tamamladıktan sonra eski yerlere geri çekildiler. Fırat sınır olacak şekilde bir anlaşma yaptık. Bunun bozulmamasını umut ediyoruz.
HTŞ, Halep’e yönelmeden önce bize haber gönderdi ve ‘Hedefimiz PKK/SDG değil.’ dediler. Bu durum pratikte şimdiye kadar gerçekleşti. Sadece bazı sorunlar yaşandı. Türkiye’ye bağlı gruplar Tel Rıfat’a saldırdı. Halkımızı oradan çıkardık. Şu an güçlerimiz Halep’te de var. İkimiz arasında (HTŞ ve PKK) görevliler var. Sorunların çözümü için görüşüyorlar. Görüşmelerin genişlemesi lazım. Heyetlerimizin Şam’a gitmesi gerek. Bunun için çalışmalarımız var. Biz Suriye’nin bir parçasıyız. Sorunlarımızı Şam ile çözmemiz gerek. Şu an kim Şam’da varsa, sadece HTŞ değil, herkesle görüşmemiz doğal bir şey. Kuzey ve Doğu Suriye’den heyetlerin Şam’a giderek sorunların çözümüne dair konuşmaya başlamaları gerek.”
Terör örgütü elebaşı, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Suriye’de yeni bir dönem başladı. Esad bir siyasi çözüme (ve Kürt otonom bölgesine) izin vermedi. Ama şu an siyasi bir çözüm için girişimler var. Bu ne kadar sürecek belli değil, çünkü resmi bir açıklama yapılmış değil. Fırat’ın doğusunda bizim, batısında SMO ve HTŞ’nin kontrol ettiği yerler var. Şu an siyasi bir süreç başlıyor. Biz üstümüze düşeni yapacağız. Her kesimin temsilcileri bu süreçte yer almalı. Daha önce yapılan görüşmelere Kuzey ve Doğu Suriye’nin temsilcileri katılmadı. Bundan sonra Suriye halklarının katıldığı görüşmeler olacak. Bu bizi mutlu ediyor. Halkımız örgütlü. Daha örgütlü bir şekilde bu sürece katılabilir. Siyasi bir süreç olacaksa hiç kimse dışarıda bırakılmamalı. Kürt tarafları bir araya gelerek hareket etmeli. Ayrıştırma olmaz. Kendi içimizde görüş farklılıklarımız olabilir ama dışarıya karşı bir olmamız gerek. Federe Kürdistan’daki güçlerin de bu sürece olumlu katılmasını umut ediyoruz.”
PKK-YPG’den Erbil’e “Bize sahip çıkın!” çağrısı.
Terör örgütü elebaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne çağrı yaparak, Şam ile müzakerelerde Erbil Yönetimi’nden destek talep etmişti. Suriye’de, Erbil Yönetimi’nin daha önce Irak Merkezi Hükümeti’yle yaşadığı deneyimlerin tekrarlanmaması gerektiğini belirten Abdi, şunları söylemişti:
“Halkımızın Güney Kürdistan’da Irak ile olan tecrübesini tekrarlamamalıyız. Kürtler olarak içimizde sorunlarımız olsa da Şam karşısında birlik olmalıyız.”
Abdi, “Kürtlerin” Suriye muhalefetiyle ya da farklı gruplarla ayrı ayrı Şam’da görüşme yapmasının yanlış olduğunu vurgulayarak, bu durumun “Kürtlerin” çıkarlarına zarar vereceğini ifade etmiş ve “Kürdistan Bölgesel Yönetimi, dengeli bir tutum alarak Kürtlerin birliğine katkı sunmalı. Bu, Şam ile müzakerelerde elimizi güçlendirecektir.” demişti.
Kuduz İsrail, Suriye’de Yerleşimci Planını Onaylamıştı!
Beşar Esad’ın devrilmesiyle birlikte Suriye’ye giren İsrail, işgali bir adım öteye taşıma kararı almıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Golan Tepeleri hakkındaki “Sonsuza kadar İsrail’in ayrılmaz parçası olacak” çıkışının ardından Siyonist Hükümet Suriye’de yerleşimci planını resmen onaylamıştı. Suriye’de 27 Kasım’da silahlı muhaliflerin başlattığı harekât, 8 Aralık’ta 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesiyle sonlanmıştı. Devrik lider Beşar Esad Rusya’ya kaçarken, İsrail de bunu fırsat bilip planını devreye sokmak için hemen saldırı başlatmıştı. Suriye toprağı Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgal eden İsrail, ülke içinde ilerlemeye başlamıştı.
Öte yandan Suriye’de yaşanan gelişmelere müdahale etmediklerini savunan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi “Suriye’yi yönetme niyetimiz yok” açıklaması yapmıştı. Çünkü Suriye’nin kalan kısmını PKK-PYD uşakları ve yeni maşaları üzerinden yönetiyorlardı. Ancak İsrail ordusu, Suriye’nin güneyinde 3 köyü ve ayrıca güneyinde yer alan Katana beldesinin Cemle, Mezra Beytelcin ve Megar Mir köylerini de kuşatmış ve işgal altına almıştı.
HTŞ Lideri: ‘Bizim; Esad, Hizbullah ve İran dışında düşmanımız yok’ diyerek, İsrail’i “dolaylı Dost” saymıştı!
HTŞ lideri Culani, İngiliz kanalına konuşurken; Esad, Hizbullah ve İran’ı hedef almıştı. ‘Artık savaş yok’ diyen Culani’nin, İsrail’in saldırılarından rahatsız olmadığı da anlaşılmıştı. Suriye’de Beşar Esad’ın yönetiminin düşmesinden sonra yönetime geçen Heyeti Tahrirüş Şam’ın lideri Ebu Muhammed el Culani, ilk uluslararası röportajını İngiliz Sky News kanalına vermesi enteresandı. İsrail’in Suriye’ye dönük kapsamlı saldırıları sürerken röportajı veren Culani, İsrail’i bir “tehdit unsuru” olarak hiç anmamış, asıl tehlikenin Esad, Hizbullah ve İranlı milisler olduğunu açıklamaktan sakınmamıştı.
Bunak Biden HTŞ’ye yeşil ışık yakmıştı: ‘Doğru sözler ediyor, faaliyetlerini izliyoruz’ diye sahip çıkmıştı.
ABD tarafından “terörist” olarak tanımlanmaya devam eden Culani, “aşırılıkçı geçmişini reddettiğini ve artık çoğulculuğu ve hoşgörüyü benimsediğini” aktarmıştı. Bununla birlikte, Şam hükümetinin devrilmesinin ardından değerlendirmelerde bulunan ABD Başkanı Joe Biden, bazı grupların “kendi terör kayıtları” olduğunu dile getirerek, adını anmadan El Kaide bağlantılı HTŞ’ye yeşil ışık yakmıştı.
Biden, bu grupların liderlerinin açıklamalarını not ettiklerini belirterek, “Şimdilik doğru sözler ediyorlar ancak daha fazla sorumluluk almaya devam ettikçe bu kişilerin sadece sözlerini değil faaliyetlerini de takip edeceğiz” ifadesini kullanmıştı. HTŞ lideri Ebu Muhammed Culani 2013’te El Cezire’ye yüzü kapalı verdiği mülakat sonrası ilk kez 09 Aralık 2024’te CNN International’e konuşmuşlardı.
Oysa Siyonist İsrail, Suriye Saldırılarını Yoğunlaştırmış, Bunların Şiddeti Deprem Etkisine Yol Açmıştı!
51 yıl sonra Suriye topraklarına adım atan İsrail, saldırılarını arttırmıştı. Son olarak İsrail’e ait savaş uçakları, Lazkiye ve Tartus’ta çok sayıda askeri noktayı hedef almıştı. Saldırıların şiddeti nedeniyle bölgede 3.0 büyüklüğünde deprem etkisi ortaya çıkmıştı. Saldırının zamanlaması ise dikkatlerden kaçmamıştı. Buna rağmen Culani, hâlâ İsrail’i düşman saymamış, hatta onunla asla savaşmayacağını açıklamıştı. Hâlâ bunları “Dindar Kahraman!” sananlar, eğer süper ahmak değillerse, kasıtlı hıyanet takımıydı!
Suriyeli 6 Dürzi Köyü İsrail’e Katılmak İstediklerini Açıklamıştı!
Suriye’nin güneyindeki altı Dürzi köyünün temsilcilerinin İsrail’e bağlanmayı istedikleri ve İsrail yönetimi altında yaşamayı talep ettikleri aktarılmıştı.[1]
New York merkezli haber sitesi Jewish Press’in bildirdiğine göre, Suriye’nin güneyindeki altı Dürzi köyünün sakinlerinin yaptığı konsey toplantısında, Suriye’deki silahlı grupların Dürzi bölgesine ulaşmasının engellenmesi kararı alınmış ve köylerinin, İsrail’in Golan Tepeleri’ne ilhak edilmesi talebinde bulunmuşlardı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye’de rejiminin değişmesi ve ülkenin güneyindeki Dürzilerin güvenliğine ilişkin endişelerin ardından İsrail’deki Dürzi toplumunun ruhani lideri Mawafek Tarif ile bir toplantı yapmışlardı.
Görüşme sırasında Netanyahu ve Şeyh Tarif, bu hassas dönemde Suriye’nin güneyindeki Dürzi yoğunluklarında istikrar ve güvenliğin korunması ihtiyacını ve isyancıların içinden aşırılık yanlısı unsurların bu bölgelere ulaşmasına engel olunmasını tartışmışlardı.
Golan’da yaşayan 55 bin İsraillinin yaklaşık 24 binini oluşturan Dürzilerin, “gelenekleri bulundukları ülkelerin liderlerini takip etmeyi gerektirdiği için uzun zamandır (Beşşar) Esad rejimine sadık oldukları, daha önce 14 Aralık 1981’de Golan’ı ilhak ettikten sonra, İsrail’in Dürzilere vatandaşlık teklif ettiği ancak çoğunun bunu reddederek kendilerini Suriyeli olarak tanımlamaya devam ettikleri’’ aktarılmıştı.
Jewish Press’e göre, “gayrimüslimleri öldürmekle ün salmış radikal İslamcıların Suriye’yi ele geçirmesiyle birlikte’’ tahminen 600 bin Suriyeli Dürzi ‘varoluşsal bir ikilemle’ karşı karşıya kalmış ve şimdi açıkça İsrail’e katılma kararı almışlardı.
Bulanık Haberlerin ve Suriye’deki Gelişmelerin Perde Arkası!
Suriye ile ilgili 100 haberden 99’u yalan ve uydurmaydı. Bazı görüntüler sahte çıkmıştı. Doğru bilgilere ancak satır aralarından ulaşılmaktaydı. Doğru bilgilerden birini, BBC, “27 Kasım’da HTŞ Halep’e doğru hareket etmeden iki gün önce, ABD ve Türkiye Savunma Bakanları Münbiç’in Suriye Demokratik güçleri tarafından boşaltılması konusunda mutabakata vardı.” diye yazmıştı. Nitekim Münbiç’te bulunan az sayıda Amerikan askeri de operasyon başlarken Fırat’ın doğusuna çekilmeye başlamıştı. PKK/PYD/YPG de mutabakattan haberdar edildiği için direnmedi ve Münbiç’i boşaltmıştı.
Suriye devleti, İsrail hesabına yok edilirken ve ülke parçalanmaya hazırlanırken, Türk kamuoyu, “Münbiç’i PKK’dan kurtardık, Halep’e bayrak astık” diye avutulmaktaydı. Şam düşer düşmez de İsrail, harekete geçerek, Suriye’nin bütün askeri varlığını ortadan kaldırmıştı. Golan Tepeleri’nin Suriye tarafını da işgal edip Şam’a 20 km yaklaşmıştı.
ABD’nin “Suriye Demokratik Güçleri” adını verdiği PKK/YPG’nin lideri Mazlum Abdi, X mesajıyla Münbiç’ten “ABD aracılığıyla” çekildiklerini doğrulamıştı. Abdi “Amacımız tüm Suriye topraklarının tamamında ateşkes olması ve ülkenin geleceği için siyasi bir sürece girilmesidir.” dileğini aktarmıştı. Suriye operasyonunun gerçek kazananının İsrail olduğu halkımızdan özenle saklanmaktaydı. Suriye tehdidi ortadan kalktığı gibi bu ülke toprakları artık İsrail’in her türlü kullanımına açılmış konumdaydı. Suriye hava sahası artık İsrail’in kontrolü altındaydı. Bu durumda, Suriye’nin başına kim geçerse geçsin, ülkeyi toparlaması imkânsızdır.
Hürriyet’te yayımlanan bir haberde ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Aralık 2024’te Türkiye’yi ziyaret etmesiyle ilgili CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova’nın görüşleri aktarılmıştı. Canova’nın görüşleri şunlardı: “Türkiye için başından beri sınırdaki hattın 30-40 km derinliğinde güvenliğin sağlanması temel hedefti. Terörün elimine edilmesi, edilemiyorsa güneye kaydırılmasıydı öncelik. ABD ile Türkiye arasında mutabakat vardı bu konuda. Taahhütler vardı ve bunlar gerçekleşmedi. Sahada yaşananlara bakınca sınır hattındaki güvenlik için adım adım ilerleniyor. SMO, Tel Rıfat ve Münbiç’i aldı ve devam edecek gibi görünüyor. Belki de halk tarafından temizlenecek. Terör örgütünün çıkışı kalmadı gibi duruyor. Tam da bu durumda Blinken Türkiye’ye gelip Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşecek. Edindiğim bilgilere göre; ABD’ye ‘Ya siz halledin ya da biz gereğini yapacağız’ mesajı çok net olarak bir kez daha iletilecek(miş!..)
Oysa ABD ile olan mutabakatta yıllardır verilen sözler yerine getirilmedi. Sınırda 30-40 km derinlikte güvenli alan oluşturulmadı. Blinken’a bu taahhüt hatırlatılacak ve bütün terör örgütünün orayı terk etmesi istenecek(miş!..)”
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..