Suriye Olaylarının Perde Arkası:
İSRAİL PLAN KURARDI;
İSMAİL ZAFER KUTLARDI!
61 yıllık Barbar Baas Rejiminin ve Gaddar Esad Sülalesinin yıkılması Suriye için tarihi bir aşamaydı… Ama bu sonucu kimlerin hazırlayıp hızlandırdığı anlaşılmazsa, önümüzde daha tehlikeli tuzaklar vardı!..
Evet Şam düşmüş, Esad ve takımı Suriye’den firar edip kaçmışlardı. Eski Başbakan, şimdi muhalif liderlerle uzlaşma görüşmelerine başlamıştı. 61 yıllık zalim ve İslam düşmanı Baas rejimi şükür yıkılmıştı. Muhalifler Esad’ın Sarayına ulaşmıştı. Tarihte görülmemiş, duyulmamış ve yaşanmamış bir süratle, 1 hafta (9 gün) içerisinde; birbirine tamamen karşı ve aykırı Suriye Muhalefetini hemen uyuşturan, kaynaştıran ve ortak stratejilerde buluşturup barıştıran karanlık odakların, asıl gizli ve kirli hesaplarını anlamadan ve dikkate almadan atılan bu zafer çığlıkları korkarım kursaklarda kalacaktı… Çünkü bu sonuç, BOP’un Suriye amacına ulaşmasıydı… Lübnan’dan Hizbullah’ı, İran’dan Haşdi Şabi Militanlarını, Afganistan ve Doğu Türkistan’dan El-Kaide artıklarını ülkesine taşıyıp onlara imkân sunan ve Suriye halkına kan kusturan Esad, şimdi ülkesini bırakıp kaçmıştı, halk Şii militanların baskısından zaten bıkmıştı… Onların, zulümden kurtuldukları için sevinmek haklarıydı, ama maalesef fiilen parçalanmış Suriye’nin, şimdi resmen parçalanmasına zemin hazırlandığının farkına varamazlardı.
Suriye Dört Parçaya Ayrılacaktı!
İşte Siyonist Merkezlerin ve ABD’nin 4 Parçalı Suriye Planı:
1- Kuzey Tarafta: PKK/PYD terör örgütü kontrolünde ROJAVA oluşturulacaktı.
2- Orta Kısımda: Halep’ten Humus kentinin güneyine, Şam’ın kuzeyine kadar yayılacak bir Suriye Sünni Devleti kurulacaktı.
3- Akdeniz Kıyısı: Lübnan kuzeyi, Lazkiye ve Tartus dahil, Şam’ın kuzeybatısı olacak şekilde daralacak bir Suriye Nusayri Alevi devleti kalacaktı.
4- İsrail Nüfuz Alanı: Şam’ın güneyinden Ürdün sınırındaki stratejik alanı da kapsayacak şekilde İsrail’in kontrolünde olacak bir tampon bölge ayarlanacaktı. Evet; işte İsrail, ABD, İngiltere ve Fransa bunun için muhaliflerin önünü açmışlardı.
Büyük dava ve devlet adamı ve tüm insanlığın kurtuluş sevdalısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız şöyle buyurmuşlardı: “Bu AKP’yi kurduran ve iş başında tutan Siyonizm’dir!..” Bu durum bilinmeden hiçbir soruna akılcı ve kalıcı çözüm bulunamazdı.
Fırat’ın doğusunda kalan ve Türkiye sınırında, Urfa Suruç’un karşısındaki Ayn el-Arap’tan başlayıp Kuzey Irak’a (Barzani Kürdistanı’na kadar) uzanan; Rakka, Deyrizor, Haseke, Kamışlı bölgelerini kapsayan önemli ve büyük bölgenin tamamı, maalesef PKK-YPG-SDG militanlarının elinde bulunmaktaydı. Ve Esad Rejimine yönelik muhalif güçler, bu bölgeye asla dokunmamışlardı. İsrail ve ABD bu bölgeyi Kuzey Irak’taki Barzanistan’la birleştirip Büyük İsrail’in bir parçası olacak Kürdistan’ı kurma amacındaydı.
Uluslararası Strateji ve Güvenlik Uzmanı Dr. Naim Babüroğlu Suriye’de yer alan grupları hatırlatıp, Kuzey Irak’taki IKBY’ye benzer parçalı bir yapı kurulabileceği endişesini paylaşmıştı.
Dr. Babüroğlu: “ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’teki devir teslim törenine YPG’nin sözde lideri Mazlum Kobani‘nin çağrılacağını ve Suriye’de YPG kontrolündeki bölgenin sözde Başbakanının ise Salih Müslim olacağını” aktarmıştı.
Kuzey Irak Kürdistanı IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Paris’te Notre Dame Kilisesi’nin açılışına katılması, burada ABD’nin yeni dönemdeki Başkanı Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve Elon Musk ile görüşmeler yapması ve özellikle Barzani’nin arabasının üzerinde yer alan bayrak ve “Region autonome du Kurdistan d’Irak” yani: “Irak’taki Kürdistan Otonom Bölgesi Başbakanı” olarak tanıtılması dikkate alınırsa Suriye’de de benzer bir yapının kurulacağını söylemek kehanet sayılmazdı.
Devlette etkili, yetkili ve mes’uliyet sahibi kimselere… Ve yine Milli sorumluluk ve vicdan ehli herkese sesleniyoruz!
ABD ve AB gibi emperyalist odakların desteklediği Siyonist planlara göre; Kuzey Irak Kürdistanı’nın ardından Suriye Kürdistanı da tanındıktan sonra, Türkiye’de Kürt bölgesi sayılan illerimizin bu yapıya katılması sağlanacaktır. Irak ve Suriye sınırımız boyunca güya Kürdistan’la kuşatılan Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz kışkırtılarak aradaki sınırlar kaldırılacaktır. Ve zaten bunun altyapısı yıllardır hazırlanmaktadır ve uluslararası anlaşmalarla kabul gören: “Kendi kaderini tayin hakkı” (self-determinasyon) gerekçesiyle, bir toplumdaki etnik ve mezhebi kesimlerin, “bizim ülkemizden ayrılma, komşu oluşumlara katılma” tercihleri ayarlanmıştır ve BM garantörlüğü altındadır. Gerekli ve gerçekçi tedbirler alınmazsa yarın çok geç kalınmış olacaktır!
Şimdi soruyoruz: Kuzey Irak Kürdistanı (Barzanistan’dan) sonra, şimdi Kuzey Suriye Rojava Kürdistanı’nı kurdurup Türkiye’yi, önce kuşatma altına alarak, sonra güneydoğumuzu da kışkırtıp katarak Büyük İsrail’e hazırlık yapan bu Siyonist projeye Cumhur İttifakı imkân ve fırsat tanıyacak mıydı? İktidar Başının: “YPG Suriye sınırımızdan 30 km uzaklaşmalıdır!” sözleri acaba: “30 km aşağımızda kurulacak PKK-PYD Kürdistanı’nı da aynen Irak Barzanistanı gibi kabule hazırız” mesajı mıydı? Çünkü daha önce de: “Irak’ı parçalatmayız, Kürdistan’ı kurdurtmayız!” deyip halkımızı avutanlar, sonunda Barzani’yi devlet töreniyle karşılamışlardı.
Bu dediklerimizi daha iyi anlamak için, Halep’ten sonraki bir haftayı yeniden hatırlatmamız lazımdı:
• Suriye sınırımız boyunca uzanan M4 karayolu, Halep’ten Şam’a uzanan M5 karayolu, hem ABD, hem Rusya hem de Türkiye tarafından muhalif güçlere açılmıştı!..
• Rusya ve Wagner güçleri ve İran yetkilileri birden ağız değiştirip Esad’a destek vermeyeceklerini açıklamışlardı.
• Hatta İran Milisleri, kendi kontrolünde olan Deyrizor gibi bazı stratejik alanları PKK-PYD güçlerine bırakmışlardı.
• Birbirinden çok farklı, aykırı, inanç ve ideoloji olarak birbirlerine karşı ve karışık gruplar, nasıl olduysa birlikte, hatta “Demokrasi, özgürlük ve insan hakları” söylemleriyle ortak harekât başlatmışlar ve Halep’i kuşatmışlardı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..