Erbakan’dan Ahmet Akgül’e
MİLLİ GÖRÜŞ-MİLLİ ÇÖZÜM KURAMI
VE
HAK-BÂTIL KAVRAMI
Hakk: Fıtrata (yaratılış esaslarına) mutabık ve muvafık (uygun) olan, doğal ve sosyal yasalardır.
Bâtıl ise; sabit ve sağlam temelleri bulunmayan, sürekli değişime ve dönüşüme uğrayan, hükmü ve hikmeti bozulup yozlaşan ve sonunda boşa çıkan düşünce ve davranışlardır.
Hakk’ta; tutarlılık, duyarlılık ve devamlılık vardır. “Bâtıl”da ise; fırsatçılık, fesatçılık ve istismarcılık öne çıkmaktadır. Bu nedenle tarih boyunca tüm BÂTIL yollar, HAKK’ın yozlaştırılıp çarpıtılması, istismar ve suiistimale sapılması şeklinde ortaya çıkmıştır.
Hakk: Akli, ilmi, vicdani, İslami, ahlâki, Kur’ani ve insani değerlere dayanır. Bâtıl ise, nefsani, şeytani, hayvani dürtülerden kaynaklanır.
BÂTIL’lar, adları farklı olsa da, tatları aynıdır!
Nasıl ki; beyaz, yeşil ve kırmızı renklerde bulunsalar, uzun, toparlak ve küçük tipte olsalar da hepsi biber sayılır, hemen hepsi aynı vitamin ve lezzetleri taşır. Bunun gibi sağcı, solcu ve İslam istismarcısı bütün zihniyetler ve partiler de, çok farklı ve aykırı sanılsalar da; temelde hepsi aynıdır. Bunlar zulüm, zillet ve sefaletten başka sonuçlar doğurmamaktadır. Zaten kalıcı ve akılcı sistem ve projeleri de bulunmamaktadır.
İşte bakınız; Milli Görüş’ten kopan, haklı ve hayırlı çizgisinden sapan AKP, malum ve mel’un güçlerin güdümünde değişip dönekleşince, iddiaları ve istismar araçlarıyla icraatları tamamen farklılaşmış, münafıklaşmış; ekonomik ve sosyal tahribatlarıyla ülkeyi uçurumun kenarına taşımıştır. Ve Kuduz İsrail’in son Gazze katliamları karşısında kof kahramanlığı da iyice ortaya çıkmıştır.
Daha önce 15 yıl boyunca, AKP iktidarına ve Sn. Erdoğan’a, en ağır ithamlarla saldıran MHP ve Devlet Bahçeli, Bâtıl olduğu için, değişip-dönekleşip şimdi Erdoğan’ın suç ortağı olmuşlardır. Ve işte yıllarca, AKP’ye “Dinci, gerici, işbirlikçi”diye sataşan, MHP’ye “Irkçı Faşist” diye taş atan şu Doğu Perinçek ve ekibi de aynı iktidarın kuyruğuna takılmışlardır. Daha doğrusu çıkar ortaklığı ve fırsat avcılığı yapılmaktadır.
Ve yine, önce “Hizbullah” diye ortaya çıkan, “Parti, seçim, demokrasi” gibi kurum ve kavramları “Küfür-Şirk” sayan adamlar, şimdi Erdoğan iktidarının yedek lastiği olmuşlardır. Yani BÂTIL olmanın gereği sürekli değişip-dönüşüp hep yanlışa kayılmaktadır.
Sözde muhalefet partilerinin, CHP’sinden sosyalistlere, hepsi de aynı Bâtılın=Yanlışın değişik versiyonlarıdır. Dün savundukları ile bugün tutundukları başka başkadır.
Ancak 55 yıldır hiç değişmeyen, Haklı ve hayırlı çizgisinden vazgeçmeyen MİLLİ GÖRÜŞ=MİLLİ ÇÖZÜM çizgisi de vardır!
Aziz Erbakan Hocamızdan, bugün Ahmet Akgül Üstadımıza:
“Önce ahlâk ve maneviyat, sonra mutlaka ağır sanayi ve yaygın kalkınma!” diye 55 yıl önce çıkılan bu kutlu yolda, daha ilk günkü hedef ve projelerden bir milim sapmadan devam etmek HAKK’a tutunmanın en açık ispatıdır.
• İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı
• İslam Ortak Pazarı
• Müşterek İslam Dinarı
• İslam Savunma Paktı
• İslam Kültür ve İlim İşbirliği Vakfı
• Ve bunların resmiyet kazanmış şekli olan D-8 oluşumları, hâlâ İslam ve insanlık âleminin tek ve gerçek kurtuluş projeleri konumundadır.
• Milli Çözüm Ekibinin ve Üstad Ahmet Akgül’ün olgunlaştırıp tamamladığı ve farklı dillere tercüme edip yayımladığı “ADİL DÜZEN” programları, hâlâ insanların yegâne; İlmi, İnsani ve İslami huzur ve kurtuluş reçetesi olmaktadır. Maalesef SP ve yan teşekkülleri bile bu tarihi ve talihli projelere sahip çıkmak ve güncelleştirip topluma sunmak bir tarafa, hatta Partiyi ve yan birimlerini bütünüyle, Erbakan Hocamızın “İsrail baltasının yerli sapı!” diye tanıttığı Abdullah Gül’ün güdümüne sokulması hazırlıklarına tepki koyacak asgari gayretten dahi uzaklaşmış durumdadır…
Perinçek Ekibi Üzerinden, FETÖ Benzeri Yeni Bir Darbe Hazırlığı mıydı?
“Devlet bünyesinde ‘Perinçek eksenli bir PDY’ bulunup bulunmadığına bakmalı” uyarısı!
Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ilgili bir yazı kaleme almıştı. “Devlette Perinçek eksenli bir paralel devlet yapılanması (PDY) olup olmadığına bakılması gerektiğini” hatırlatmıştı. Taşgetiren, “Perinçek’in neredeyse haftanın her günü televizyonlarda tartışma programlarına katıldığını” anımsatıp kuşkularını aktarmıştı.
“Perinçek ilginç bir simadır” diyen Taşgetiren, Vatan Partisi lideri için şunları yazmıştı:
“Çetin örgütçüdür bir kere. ‘Yargı altın devrini yaşıyor’ diyorsa orada bir durmalıdır. ‘İktidarın rotasını biz çiziyoruz’ diyorsa bir durmalıdır. 15 Temmuz’da neredeydi, kimleri nasıl örgütledi bakmalıdır. İşçi Partisi’nden Vatan Partisi’ne dönüşmesine, buradan da her kılığa girebilme potansiyeline bakmalıdır. Tartışma programlarında herkese son derece absürd gelen düşüncelerini yüzünde hiçbir renk değişimi olmadan seslendirebilmesine bakmalıdır… (Kendisine yönelik) ‘Çin ağzına öykünme’ (yani Çin’in gönüllü avukatlığını üstlenme) suçlamasına aldırmadan Doğu Türkistan’ın çığlığını Amerikan projesi olarak suçlayabilmesine bakmalıdır. Devlet bünyesinde ‘Perinçek eksenli bir PDY – Paralel Devlet Yapılanması’ bulunup bulunmadığına bakmalıdır. Özellikle buna bakmalı, en tehlikeli olan budur çünkü. Çünkü her şeyi devlet adına yapabilme imkânı sağlıyor bu ‘kayıt dışı’ bir yapılanmaya. TSK’dan, yargıdan tasfiyelerde Perinçek örgütlenmesinin ihbar düzeneğine bakmalıdır. İktidarın saf kadrolarının Perinçek’in becerilerini tasavvur etmesi kolay değildir. Bu kadar açık oynamasına rağmen kolay değildir.”
Bu arada sormak lazımdı: TV kanallarında gündeme taşınan ve hukuk adamlarınca tartışılan: “Bahisler üzerinden milyarlarca dolarlık haksız kazanç sahibi olma ve kara para aklama” iddialarıyla açılan mahkemelerin takipsizlikle ve tahliyelerle sonuçlanmasıyla ilgili Yargı kararları ve dönen rüşvet çarklarıyla, bu derin ve etkin oluşumların bir irtibatı var mıydı? Devlet ağı ve AKP iktidarı hangi uykulardaydı?
Türk Bürokrasisindeki Güç Mücadelesinden Erdoğan’ın Haberi Var mı? Muhafazakâr Blok ve Perinçek Takımı!
15 Temmuz Darbe Girişimi’ni takip eden günlerde Türkiye’de kamu kuruluşlarında görev yapan yaklaşık 93.000 memur görevlerinden uzaklaştırılmıştır. 40.000 kişi hakkında ise soruşturma açılmıştır. Akıllara gelen ilk soru -özellikle askeri ve istihbarat alanındaki- bu boşlukları kimin dolduracağıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi 22 yıldır hükümeti elinde bulundurmasına rağmen güvenlik ve istihbarat konuları ile ilgilenen kıdemli bir ekip kurmayı başaramamıştır. Bundan; MİT, Jandarma Komutanlığı, Savunma Bakanlığı ve TSK’nın üst düzey kademelerinde oluşan boşlukları doldurmak için iki ayrı grubun güç mücadelesi ortaya çıkmıştır.
Üst düzey bir AKP’li yetkilinin; Gazeteci Barış Pehlivan’a: “Artık güç Erdoğan’da değil… AKP entübe halindedir! (Halk TV)”(Entübe, solunum yetmezliği çeken hastayı suni teneffüs desteğiyle hayatta tutma işlemidir.) iddia ve itirafları acı sonun yaklaştığını mı anlatmaktadır?
Cemaatin yerini ‘Perinçek grubu’ mu doldurmaktadır?
Bu gruplardan bir tanesi, 1 Kasım 2015 seçimlerinde 50 milyon seçmenden sadece 120.000 (%0,25) destek alabilen ve liderliğini Doğu Perinçek’in yaptığı Vatan Partisi ve genelde “Perinçek grubu” olmaktadır. Laik, izolasyonist, ırkçı milliyetçi, sosyalist, güya Amerika ve Batı karşıtı, Rus ve Çin taraftarı ve Avrasyacı karakteri ile tanınan siyasi bir parti olarak çok zayıf konumdadır. Ancak Erdoğan iktidarının gafletiyle devletin güvenlik ve istihbarat kurumlarının üst kademelerindeki etkisi giderek artmaktadır. Bu grupla ilişkisi bulunan üst düzey askeri ve istihbarat görevlileri, (AKP ile askeri vesayeti kaldırmak için iş birliği içinde oldukları safsatasıyla) Fetullah Gülen hareketinin 2006-2014 yılları arasında ana hedefini oluşturmaktaydı. Perinçek grubu çalışanlarının yerini alan Gülenciler şu an görevden uzaklaştırılmıştır. Doğu Perinçek grubu ise, Gülenci Paralel Devlet unsurlarını temizlemek ve PKK’ya karşı mücadele vermek için Recep T. Erdoğan’ın en çok güvendiği oluşum konumunda bulunmaktadır.
Perinçek’in “Erdoğan varlığımıza güveniyor”!? itirafı!
Bu grubun temel düşüncesi “Türkiye’nin mevcut sorunların üstesinden gelmek için Cumhuriyetin ilk yıllarına ve o yıllardaki Kemalizm, bağımsızlık, laiklik, devletçilik ve milliyetçilik anlayışına geri dönülmesi gerektiği.” olarak sunulmaktadır.
Ankara’daki bazı çevrelerce dönemin Başbakan’ı Binali Yıldırım’dan bile daha etkili olduğu söylenen Perinçek, 16 Ağustos 2020’de katıldığı bir televizyon programında “AKP’nin mevcut kadroları Türkiye’yi yönetemiyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin önemli kademelerindeki varlığımıza güveniyor!” itirafında bulunmuşlardı.
‘Cemaatlerin kökünü kazıyacağız!’ palavrası…
Birçok emekli General ve üst düzey hâkimi bünyesinde bulunduran Perinçek Grubu, devlet ve sivil toplum nezdinde Gülen hareketi tehlikesinin geçmediğini vurgulamakta ve böylece kendilerine meşruiyet alanı açmaktadır. Aynı anda hem Erdoğan’ın mevcut kişisel karizmasını hem de Cumhuriyet’in kurucu ilkelerini korumayı ana amaç göstermelerinin arkasında da bu bahane mi vardır? Ancak bu grup, AKP tabanını oluşturan muhafazakârlara da önyargılıdır. Oysa Perinçek, Erdoğan Hükümeti’ne karşı darbe hazırlığında olduğu iddiası ile beş yıl süre ile cezaevinde tutuklu kalmış ve tahliyesi sırasında “Cemaatlerin kökünü kazıyacağız” diye çıkışmıştı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..