Yüksek hedefleri doğrultusunda, başkalarını da kurgulayıp hizmete koşanlar, rakiplerinden ve muhaliflerinden bile hayır yolunda yararlananlar ve hiç kimsenin yetenek ve birikimlerini boşa harcatmayanlar, lider; ama kendisini başkalarına kiralayıp kullandıranlar ise heder olmaktadır. Her şeyden önce olgunlaşmanın ve vicdani bağımsızlığa ulaşmanın ilk şartı; insanın yetenek ve dürtülerini kontrol altına alıp; kendi kendisini aklı ve vicdanı doğrultusunda kullanmayı başarmasıdır.
Çünkü insanlar:
1- Nefsine esir olanlar,
2- Nefsine hâkim olanlar, diye iki sınıfa ayrılır.
Halk kesimleri, doğrudan değil; ama kabile reisleri, dini rehberleri ve kanaat önderleri eliyle yönetilen topluluklardır. Yakın tarihimizde böylesine üstün yetenekli yöneticilere örnek şahsiyetler vardır:
Sultan Abdülhamid: Farklı dengeleri ve dinamikleri çok iyi gözetip, milli menfaatler doğrultusunda değerlendirmiş; ama maalesef sonunu getirememiş ve Siyonist merkezlere yenilmiştir.
Mustafa Kemal: Başından beri çevresini ve etkili isimleri çok iyi idare etmiş, yüksek gayeleri için yönlendirip yararlanmak üzere yetkilendirmiş, büyük ölçüde hedeflerine erişmiş; ama kendisinden sonraki muhtemel saptırma ve çarptırmalara karşı, gerekli ve etkili tedbirler geliştiremeden, masonik şebekenin ve sabatayist çetenin hıyanetiyle, ne yazık ki şaibeli ölümüne sürüklenmiştir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan: Dünya çapında zor işlere girişmiş, büyük ve evrensel projeler geliştirmiş, çok farklı ve aykırı isim ve kesimleri, kendi ayarında ve diyarında mükemmel yönetmiş; küresel dengeleri değiştirip düzeltecek stratejiler üretip tatbik ve takip etmiştir. Hainlerin ve gizli husumet ehlinin, en yakın çevresine girmeleri bile Onu paniğe sevk etmemiş, tam aksine; safiyet görüntüsüyle, ya onları dava hizmetinde değerlendirmiş, veya en azından tahribatlarını frenlemiş ve asgariye indirmiştir.
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..