Siyonist İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan son sığınak Refah’a hava saldırılarını yoğunlaştırmıştı. Saldırılarda, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda ölü ve yaralı olduğu bildirilirken binlerce Filistinli, kara saldırısının da başlayacağı endişesiyle bölgenin doğusuna göçe başlamıştı.
İsrail ordusu çekilince, korkunç yıkım gün yüzüne çıkmıştı!
İsrail Savunma Bakanı, “Askerlerimiz, Refah’ın da aralarında olduğu operasyonlara hazırlık için Gazze’den ayrıldı” haberini paylaşmıştı. İsrail ordusunun, kara saldırısına devam ettiği Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’tan çekilmesinin ardından yıkımın boyutu da ortaya çıkmıştı. Ayrıca İsrail ordusu Han Yunus’tan çekildiğini açıklamıştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın: “İsrail’e yönelik bir dizi tedbir kararı aldık” sözleri tam bir palavraydı!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “İsrail’e yönelik bir dizi yeni tedbir almayı kararlaştırdık. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanan bu tedbirler gecikmeksizin adım adım hayata geçirilecektir. Bu durum ilgili kurumlarımız tarafından kamuoyumuzla paylaşılacaktır.” sözleri halkımızı avutma amaçlıydı.
Fidan, İsrail’in, Türkiye’nin Gazze’ye yardım talebini reddetmesine ilişkin şunları sıralamıştı:
“Bildiğiniz üzere, bir süredir Ürdün üzerinden de insani yardımlar paraşütlerle Gazze’ye ulaştırılmaktaydı. Biz de Hava Kuvvetlerimize ait kargo uçaklarıyla insani yardım operasyonlarına dahil olma talebimizi aktardık. Ürdün makamlarınca olumlu karşılanan bu talebimizin İsrail tarafından reddedildiğini bugün öğrendik. İsrail’in, açlıkla boğuşan Gazzelilere havadan yardım ulaştırma girişimimizi engellemesinin hiçbir bahanesi olamaz. Bu durum karşısında biz de İsrail’e yönelik bir dizi yeni tedbir almayı kararlaştırdık. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanan bu tedbirler gecikmeksizin adım adım hayata geçirilecektir. Bu durum, ilgili kurumlarımız tarafından kamuoyumuzla paylaşılacaktır. İsrail ateşkes ilan edene kadar ve insani yardımlar Gazze’ye kesintisiz biçimde ulaştırılana kadar bu tedbirlerimiz devam edecektir. “
Oysa Türkiye’nin; samimiyet ve cesaretle: “Ya İsrail bu vahşeti derhal durduracak veya Türkiye fiili müdahalede bulunacak!..” uyarıları bile Kuduz Siyonistleri hizaya sokmaya yeterli olacaktır.
MHP Milletvekili Hilmi Durgun, İsrailli şirketin ortağı çıkmıştı!
Cumhur İttifakı MHP’li Hilmi Durgun’un, İsrail’in tarım devi Haifa’nın Türkiye ayağı olan Agrosel’in sahibi olduğu anlaşılmıştı. Durgun, 7 Ekim’den sonra İsrail’in Gazze’de başlattığı katliamla ilgili bir paylaşımında, “Gazze için yola revan olmazsam namerdim” diye hava atıp riyakârlık yapmıştı. Türkiye’nin İsrail ile ticaretini durdurması için eylem yapan ‘Filistin İçin Bin Genç’ topluluğunun polis şiddetiyle gözaltına alınması gündemdeyken MHP’li Antalya Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon üyesi Hilmi Durgun’un, İsrail’in büyük tarım şirketi Haifa’nın Türkiye ayağı Agrosel firmasının sahibi olduğu ortaya çıkmıştı. Gazeteci Metin Cihan’ın paylaştığı bilgilere göre MHP Milletvekili Hilmi Durgun, İsrail’in dev tarım şirketi Haifa’nın Türkiye ayağı olan Agrosel firmasının sahibi olmaktaydı. Cihan, X hesabından konuya ilişkin yaptığı paylaşımda şunları yazmıştı:
“Bildiğiniz gibi yerli tohumu yok edip çiftçiyi İsrail ve diğer yabancı tohumlara mecbur bıraktılar. Peki, İsrail’in dev tarım şirketi Haifa’nın Türkiye ayağı Agrosel firmasının sahibi kim? Milletvekili Hilmi Durgun. Yanlışım varsa düzeltin lütfen.”
Ancak, MHP Milletvekili Hilmi Durgun ise konuya dair herhangi bir açıklamada bulunmamıştı. Durgun’un Milletvekili olmadan önce, sosyal medya hesaplarından Agrosel’in reklâmlarını yaptığı anlaşılmaktaydı. Hilmi Durgun, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Gazze ile ilgili konuşmasına referans verdiği bir paylaşımında “Devletim istesin, milletim destek versin ve şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için, yola revan olmazsam namerdim” ifadelerini kullanmıştı. Ucuz ve uyuz kahramanlık bunların fıtratıydı!
İsrail, yapay zekâ destekli silahları denemek için Filistin’i laboratuvar olarak kullanmaktaydı!
Dünya, başta ABD, İsrail olmak üzere pek çok devletin, savaşlarına yapay zekâyı kattığı ve bunun aslında insani nedenlerle sivilleri korumak için yapıldığına halkı ikna etmeye çalıştığı bir döneme doğru kaymaktaydı. İsrail’in Gazze’de yapay zekâ destekli silahları, sivil ölümleri azaltmak için kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı ve silah endüstrisinin Filistin’i yeni teknolojileri denediği bir laboratuvar olarak kullandığı açıktı. Avustralyalı serbest gazeteci ve “Filistin Laboratuvarı” kitabının yazarı Antony Loewenstein, AA muhabirine, İsrail’in Gazze’de yapay zekâ teknolojisiyle destekli silahları kullanmasını yorumlamıştı. Loewenstein, İsrail ordusunun, Gazze’ye yönelik saldırılarında “güvenilir hedefleri hızlı ve doğru şekilde üretmek” için yapay zekâyı kullanmakla övündüğünü belirterek, “İsrail’in bu teknolojiyi kullanarak sivil kayıpları önlediğine dair elimizde hiçbir kanıt yok. Şu güne kadar 15 binden fazla sivil öldü. Mevcut sivil ölümleri bu iddiayı inandırıcı kılmıyor.” değerlendirmesini yapmıştı. Savaşta yapay zekâ teknolojisi kullanılmasını savunanların sivil ölümleri azaltacağını ve savaşı daha da yumuşatacağını iddia ettiğini kaydeden Loewenstein, hem ABD hem de İsrail tarafından kullanılan teknolojilerin bu iddiayı destekleyecek kanıt sağlamadığını vurgulamıştı.
Filistin, silahların denendiği bir laboratuvardır!
İsrail’in dünyanın en büyük 10’uncu silah endüstrisine sahip olduğunu ve silah ticaretinin hem 11 Eylül saldırıları sonrası hem de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle daha da büyüdüğünü aktaran Loewenstein, pek çok Avrupalı devletin füze savunma sistemleri ve diğer askeri donanımları İsrail’den aldığını hatırlatmıştı. Loewenstein, İsrail’in Filistinlilere baskı uygulamak için teknolojiyi kullandığına işaret ederek, şunları aktarmıştı:
“Filistin Laboratuvarı adlı kitabımda yazdığım gibi İsrail, sürekli gelişen yeni baskı ve gözetleme teknikleriyle ‘savaş testi’ yapmak için hem Batı Şeria’nın hem de Doğu Kudüs’ün sonsuz işgalini ve Gazze kuşatmasını kullandı. Yüz tanıma teknolojileri, casus yazılımlar ve dronlar kendi ülkelerindeki gazetecilere, insan hakları savunucularına ve aktivistlere baskı uygulaması için demokratik veya diktatör devletlere satılıyor. 7 Ekim, İsrail için büyük bir istihbarat başarısızlığı olsa da zamanla bunun silah endüstrisine fayda sağlayacağını düşünüyorum.”
…
MAKALEYİ OKUMAK/DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ..