DEVLETİN LAÇKALAŞMASI
VE
DİYANET’İN YOZLAŞMASI
İYİ Parti’li bir milletvekili, Meral Akşener’in ailesinin, partide üst düzey yöneticilerin banka hesaplarını ve İYİ Parti kasasındaki 132 milyon liranın kaybolmasını inceletip rapor hazırlamıştı. Sn. Akşener kendisinden habersiz yaptırılan bu araştırmaya fena kızmış ve hırçınlaşmıştı. Herhalde Meral Hanım, bu milletvekilinin hâlâ irtibatta olduğu bazı MHP’li ağabeylerinin onu kışkırttığı kanaatine kapılmıştı.
İşte tam bu sırada, MHP’ye yakınlığı konuşulan birçok üst düzey emniyet müdürünün, haksız ve hesapsız mal edinim marifetlerini ve mel’anetlerini içeren dokümanlar Meral Hanım’a ulaştırılmıştı… Bunu, ya AKP’li kırgın kurmayların veya derin odakların yaptığı konuşulmaktaydı. “Evet, bazı emniyet müdürlerinin otel satın aldıkları, buralarda fuhuş yaptırdıkları ve devlet korumasına alınan küçük yaştaki kızların sermaye olarak kullanıldıkları…” iddiaları yer almaktaydı.
Devlet Bahçeli, Meral Akşener’in itham ve iddiaları karşısında, anormal sayılacak sertlik ve terslikte çıkışlar yapmıştı. “Kahraman ve fedakâr Türk polis müdürlerine, karalama kampanyası başlatıldığı ve buna sessiz ve tepkisiz kalmayacakları” yolundaki açıklamaları, “Yarası olan gocunur!” atasözünü hatırlatmıştı. Oysa, Mason Localarını, dış Siyonist odakları ve hükümet ortaklarını arkasına alan bazı polis müdürlerinin, uyuşturucu, fuhuş ve kaçakçılık mafyalarıyla, makam ve çıkar karşılığı iş birliği yaptıkları, zaten bilinen ve devletimizi içten içe kemiren bir olaydı!..
Çok ağır ve telaşlı çıkışlarına bakılırsa; Sn. Bahçeli, bu bilgi ve belgelerin, Sn. Akşener’e; AKP’li kodamanlar ve bürokratlarca ulaştırıldığı kanaatini taşımaktaydı. Ve o sert ve ters yanıtları, İYİ Parti kadar ve dolaylı olarak AKP’yi de hedef almaktaydı. Hatta bu çirkef daha da karıştırılır ve araştırılırsa Cumhur İttifakı’nın dağılmasına yol açacağı şeklinde yorumlar bile yapılmaktaydı.
Çünkü bu iddialar; Devlet’in laçkalaştığının, Emniyet ve Adalet mekanizmasında terazinin şaştığının, vatandaşın; can, mal, namus ve düşünce özgürlüğünün mafya maşası müdürlerin ve hâkimlerin insafına bırakıldığının, açık kanıtlarıydı.
Cumhuriyet Can Çekişmeye Başlamıştı!
• Yüksek rütbeli emniyet müdürlerinin gayrimeşru yöntemler ve rüşvetlerle kazandıkları lüks otellerde süper zenginlere, yüksek bürokrasiye ve milletvekillerine fuhuş yaptırdıklarını, parti başkanları ve milletvekilleri söylüyordu…
• Diyanet’te ve tarikatlarda vurgunlar-soygunlar ve en çirkin cinsel istismarlarla ilgili tuzaklar mahkeme kararlarıyla ortaya çıkıyordu…
• Bunları gören ve “Din İstismarı”ndan nefret eden gençlerimiz Ateizm’e ve Deizm’e kayıyordu…
• Ülkemizde geçim darlığı, hayat pahalılığı ve ekmek, kira parasızlığı yüzünden insanca yaşam zorlaşıyor, aile ve toplum yozlaşıyor, “kaporta İslamcılığı” yaygınlaşıyor, ama riyakârlık ve sahtekârlıkla iman, ahlâk ve vicdan motoru çürüyordu!..
Özetle: Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…
Meral Akşener’deki Suçluluk Telaşı ve İYİ Parti’de ‘Yolsuzluk İddiaları’
İYİ Parti’de iki milletvekili ve bazı eski parti yöneticilerinin istifalarının ardından, gündeme gelen yolsuzluk iddiaları nedeniyle gerilim oldukça artmıştı. İYİ Parti’de, Genel Başkan Meral Akşener’in başkanlığında milletvekilleri, Genel İdare Kurulu (GİK) ve Başkanlık Divanı Üyeleri ile belediye başkanlarının katıldığı toplantıda, istifalar ve parti yönetimi hakkındaki iddialar masaya yatırılmıştı. Edinilen bilgiye göre toplantıda, seçimler öncesi Meral Akşener’in yakın kurmayları arasında yer alan Ümit Dikbayır hakkındaki iddialar en önemli gündem maddesi olarak tartışılmıştı.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Ümit Dikbayır’ın, Sn. Akşener’in ailesi ve Özel Kalem Müdürü dahil, yakınlarının banka hesaplarını yasa dışı yollardan inceletip rapor hazırlattığı, partinin kasasındaki 132 milyon liranın kayıplara karıştığı, Akşener ve partililerin bazı belediyeler ile maddi çıkar karşılığı iş birliği yaptığı iddiaları da toplantıda ele alınmıştı. Tüm bu gelişmelerin ardından İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu ise olağan basın toplantısında, gazetecilerin sorusu üzerine, Dikbayır’ın, Akşener’in talimatıyla kesin ihraç istemiyle tedbirli olarak disipline sevk edildiğini açıklamıştı. Dikbayır ise parti yönetiminin kendisine yönelik iddialarının hepsini yalanlamıştı. Önce, parti yönetiminin iddiaları araştırması için dilekçe veren Dikbayır’ın, disipline sevk kararının ardından Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağı anlaşılmıştı.
Akşener’in “Polis müdürünün otelinde fuhuş yapılıyor!” iddiası
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 18 Kasım’da İstanbul-Şile’de, partisinin istişare toplantısında önemli iddialar ortaya atmıştı. Otel sahibi polis müdürlerinin olduğunu söyleyen Akşener, bu otellerde öksüz kızlara fuhuş yaptırıldığını vurgulamış ve konunun eski İçişleri Bakanı kimliğiyle takipçisi olduğunu açıklamıştı. Akşener’in açıklamasının ardından konuyu 2020 yılında gündeme getiren Avukat Dilek Ekmekçi’nin konuyla ilgili paylaştığı tweetler yeniden gündeme taşınmıştı.
Dilek Ekmekçi paylaştığı tweetlerde, yurtlardaki kızlara fuhuş yaptıran yapılanmaya ilişkin yapılan suç duyuruları da yer almıştı. Ekmekçi’nin paylaştığı tweetlerde, hakkında suç duyurusunda bulunulan isimler arasında polislerin yanı sıra kamu görevlileri ile siyasi parti temsilcilerinin de bulunması dikkatlerden kaçmamıştı.
Meral Akşener: “Bunlara karşı olduğumuz için, bunlara göz yummadığımız için, İYİ Parti’ye psikolojik harp uyguluyorlar. Ama karşılarında rahmetli Teoman Koman’ın talebesi var. El mi yaman bey mi yaman? Hep beraber göreceğiz” diye çıkışmıştı. Eh, yarası olan gocunacak, haram parası olan kıvranacaktı. Çünkü Teoman Koman’ın ayarı da, amacı da unutulmamıştı.
Kendi itirafıyla, Akşener’in hocası olan, Erbakan’a yönelik 28 Şubat darbeci başlarından Teoman Koman’ın sicil dosyası!
28 Şubat soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin hazırladığı iddianamede, aralarında dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman ve emekli Orgeneral Fevzi Türkeri’nin de bulunduğu 90 sanık vardı. Çevik Bir ise, “28 Şubat’ta yaşananlardan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı sorumludur” diyerek suçtan kurtulmaya çalışmıştı. Savcı Mustafa Bilgili’nin hazırladığı iddianameye göre, Balyoz davası tutukluları Çetin Doğan ile MHP Milletvekili Engin Alan, dönemin Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanı Lokman Ekinci ve Tümgeneral Kenan Deniz de sanıklar arasındaydı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..