Anasayfa » 64 Yıldır Milli Eğitimimizi Yönlendiren ABD FULBRIGHT ŞEBEKESİ VE AKP’NİN PİNTİ TAHRİBİ

64 Yıldır Milli Eğitimimizi Yönlendiren ABD FULBRIGHT ŞEBEKESİ VE AKP’NİN PİNTİ TAHRİBİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 235 Görüntüleyen

64 Yıldır Milli Eğitimimizi Yönlendiren ABD FULBRIGHT ŞEBEKESİ VE AKP’NİN PİNTİ TAHRİBİ

 

Son Osmanlı ulemasından olup, Maarif (Milli Eğitim), Vakıflar, Adalet, Ticaret ve Ziraat Bakanlıkları; Divan-ı Ahkam-ı Adliye (Yargıtay) Başkanlığı ve Şuray-ı Devlet azalığı da yapan Ahmet Cevdet Paşa (1823-1895) başkanlığında hazırlanan:

  • Başta aziz hemşehrimiz, Anadolu ve Rumeli Kazaskeri ve Şuray-ı Devlet üyesi HARPUTLU (Elazığ) Müderris (Prof) Seyfeddin İsmail Efendi olmak üzere yirmiden fazla büyük fıkıh âlimi (İslam Hukuk Bilgini) tarafından yedi yılda tamamlanan.
  • İstanbul uleması yanında: 1- Balkanlardan Filibeli Halil Efendi 2-Şamdan Meşhur İbni Abidinin oğlu Seyyid Alaaddin Efendi 3- Bağdat’tan başmüftü Muhammed Emin Efendi 4- Mekke payesine haiz İsa Ruhi Efendi 5- Kafkas Kültürüne vakıf Bahriye Müftüsü Gümüşhaneli Ömer Hulisi Efendi gibi Osmanlı İslam dünyasının farklı kültür iklimlerinden yüksek hukuk âlimlerince katkı sunulan.
  • Döneminde hemen, Arapça, Bulgarca, Rumca, Ermenice, Fransızca ve İngilizceye tercüme olunan.
  • Hicaz, Yemen, Suriye, Ürdün, Lübnan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Kıbrıs ve Irak’ta temel hukuk yasaları olarak yürürlüğe konulan.
  • Halen İsrail’de, Müslümanların şeri hukuku sayılan ve onu çok iyi bilmeyen Musevi hukukçulara cahil gözüyle bakılan Meşhur MECELLE’nin 30.maddesi: “Def-i mefasid, celb-i menafiden evladır”

Yani: “Fesat çıkaran ve zarara yol açan bir şeyi veya işi, toplum için fesatçı kişiyi veya hükümeti engelleyip gidermek; hayırlı veya yararlı olanı getirmekten daha önemli ve öncelikli bir gerekliliktir. Çünkü “zarar verici” giderilmeden “yarar vericiyi” getirmek hem mümkün ve münasip değildir, hem de boşuna bir gayrettir.” hükmünü içeriyordu. Bu nedenle, ülkemizin birliğini, Milletimizin dirliğini, devletimizin güvenliğini ve geleceğini dinamitleyen, gizli ve sinsi bir ifsat-tahrib hareketine dönderilen şu AKP’den kurtulmak, en az darbecilerden kurtulmak kadar gerekli görülüyordu ve bu durum ehli vicdanın birinci meselesi ve mesuliyeti sayılıyordu.

Biliyorum, bu noktada bazıları itiraz edip şunları soruyordu:

“Madem öyle ise halkımızın yarıdan fazlası bu iktidarı neden destekliyordu ve örneğin Balyoz gibi dava sonuçlarına niçin bu denli sevinip sahipleniyordu?!”

Hemen söyleyelim: Onyıllar boyunca inancından ve hayat tarzından dolayı horlanan ve hakarete uğrayan, en doğal insan haklarından ve ihtiyaçlarından mahrum bırakılan, “Gerici ve çağdışı kafalar ve öncelikli tehdit unsurları” diye bütün darbelerin hem gerekçesi-suçlusu hem de mağduru yapılan ezilmiş ve sindirilmiş bir Milletin, sabırla yaptıkları duaları ve bedduaları kabul edilmiş saymaları ve bu mazlum duygularını istismar edenleri hakikat ve hizmet ehli sanıp dört elle sarılmaları, psikolojik bir yanılma ve rahatlamayı yansıtıyordu. Ve tabi Milletin inancıyla savaşanların ve İslam’a sataşanların da, artık bu acı ve aşağılatıcı durumdan ders alıp düzelmeleri ve özüne dönmeleri bekleniyordu. Ve maalesef toplum, Balyoz gibi, akıl ve mantığa ziyan iddialar, hatta kasıtlı kurgular sonucu başlatıldığına inanılan ve yine hukuka ve vicdana sığdırılamayan ağır mahkûmiyet kararları açıklanan bu davaların perde arkasını hem bilmiyordu, hem de garip bir umursamazlıkla öğrenmekte istemiyordu. Çoğuna hissiyat ve hırslarının, bazılarına da hevasat ve heyecanlarının tatmini onlara yetiyordu.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi